Sözlük

Mikro Öğrenme Nedir? Neden Önemlidir? Nerelerde Kullanılır?

Sürekli değişen ve gelişen dünyada yaşam boyu öğrenme artık bir ihtiyaç hâline geldi. Çalışanların üretkenliklerini sürdürmek adına sürekli yenilenen bilgiye/teknolojiye uyum sağlaması gerekiyor. Bunun desteklenmesi için de kurumsal eğitim olmazsa olmaz. Fakat çalışanlar bir araya geldikleri bir eğitim ortamını, işleriyle birlikte sürdürmekte zorluk çekebiliyorlar. İşte bu noktada mikro öğrenme oldukça uygun bir çözüm sunuyor. Peki, mikro öğrenme ne demek? Bilginin giderek çoğaldığı ve odak sürelerinin azaldığı çağımız için mikro öğrenme anlamı nedir?

Mikro Öğrenme Nedir?

Mikro öğrenme, bilginin edinilme sürecinin küçük parçalar hâlinde ve zamana yayılarak gerçekleştirildiği bir öğrenmedir. İçerikleri çeşitlilik göstermekle birlikte, temel ilkeye sadık kalacak biçimde kısa olmalıdır. Etkinlikler genellikle 1 ila 10 dakika arasında tamamlanabilir.

Temel mantığı, Hermann Ebbinghaus’un “Unutma Eğrisi” teorisine dayanır. Bu teoriye göre insanlar öğrenmeyi takip eden ilk 20 dakika içerisinde öğrendiklerinin %40 kadarını, ilk bir ay içerisinde ise %80’ini unuturlar.

Ebbinghaus’un ortaya koyduğu gibi öğrenme, sürekli gelişme gösteren bir fenomen değil. Zaman içinde konuya bağlı olarak sürekli artar veya azalır. Elbette, öğrenilen konu buradaki tek değişken de değil. Onu nasıl ve hangi yöntemlerle öğrendiğiniz çok daha önemli.

Mikro öğrenme konsepti işte bu unutma eğrisiyle mücadele etmek için geliştirilmiş. Bunun için içeriği küçük parçalara bölmek ve farklı zamanlarda bu parçaları hatırlamaya çalışmak öğrenme ve üretkenliğe katkı sağlayabilir.

Mikro Öğrenme Neden Önemli? İş Hayatındaki Faydaları Nelerdir?

Öğrenme kolaylığı sağlamak için bilgiyi küçük parçalara bölme fikri, özellikle son birkaç yıldır giderek daha popüler hâle gelse de aslında uzun bir geçmişe sahip. Mikro öğrenmeye esas gücünü veren ise akıllı teknolojik cihazlardır. Bu cihazların kullanım kolaylığı ve erişilebilir olması, eğitimin özgürleşmesine olanak sağlar. Artık dilediğiniz yerde eğitim almak maillerinizi kontrol etmek kadar kolay.

Geleneksel eğitim modeline kıyasla mikro öğrenmenin faydalarını birkaç maddede özetleyebiliriz:

  • Daha Az Zaman Alır: Çalışanların yeni bilgileri edinmeleri için yeterince zamanları yoktur. Bu nedenle mikro öğrenmenin dayandığı temel de hızlı olmasıdır. Eğitim içeriği en fazla 10 dakika alır. Böylece çalışanlar kısa sürede yeni beceriler edinebilirler.
  • Öğrenmeye Bağlılığı Arttırır: Konsantrasyonu çok güçlü bir insan bile uzun süre odaklanmakta zorlanabilir. Buna karşın öğrenme sürecinin küçük parçalar hâlinde olacağı ve çok az zaman alacağı fikri çalışanların sürece sadık kalmasını sağlayacaktır. 
  • Bilginin Hatırlanma Oranını Arttırır: Bilginin düzenli aralıklarla tekrar edilmesi geri çağrılabilme oranını arttırır. Kısa aralıkla tekrar edilen rutinlerin alışkanlığa dönüşmesi daha kolay olduğundan mikro öğrenme, yaşam boyu sürdürülebilecek bir öğrenmeye teşvik eder. Ayrıca öğrenilenlerin sürekli gözden geçirilmesi ve üzerine küçük paketler hâlinde yeni bilgilerin eklenmesi hafızayı güçlendireceği gibi çalışanların çağın bilgi toplumunu da yakalayabilmesini sağlar.
  • Öğrenmeyi Özgürleştirir: Az yer kaplayan eğitim materyallerinin akıllı cihazlara indirilmeleri ve böylece çevrim dışıyken bile ulaşılabilmeleri kolaydır. Daha fazla veri içeren çevrim içi kursların ihtiyaç hâlinde duraklatılması gerekebilir. Bu ise öğrenilen bilgilerin unutulmasına yol açabilir ya da eğitimin takip edilmesini güçleştirebilir. Bu, çalışanların psikolojik olarak geri adım atmasına ve eğitimi yarım bırakmasına neden olabilir. Mikro öğrenme, mobil uygulamalar ile de çok iyi çalışır, kursunuza istediğiniz yer ve zamanda erişmenize olanak verir.
  • Kendi Temponuzda Öğrenmeyi Destekler: İnsanlar birbirinden çok farklı şekilde öğrenirler ve mikro öğrenme kendinize en uygun olanı bulmanıza yardımcı olur. Katı, yapılandırılmış bir öğrenme takvimine uymak yerine çalışanlar, kendi hızlarına en uygun eğitimi keşfedebilirler. Eğer çalışan çok belirli bir konuyu öğrenmek ya da tekrar etmek istiyorsa bütün eğitime devam etmesi gerekmez. Zaten mikro öğrenim içeriğinin büyük bir kısmı ya da tamamı belirli bir bilgi parçası için ayrılmıştır.
  • Bireyselleştirilmiş Öğrenmeye İmkân Tanır: Geleneksel eğitim kursları genellikle çalışanın rolüyle doğrudan ilgili olmadığından katılımcıda bir bilgi bombardımanı altında kalmış hissi uyandırabilir. Mikro öğrenme doğrudan rolünüze odaklanarak kendi öğrenme yolunuzu çizmenize olanak sağlar. Üstelik yığın hâlinde bilgiyle uğraşmanız gerekmeden kariyer hedefinize uygun bilgiyi edinmenize imkân verir. Her mikro öğrenme kursu belirli bir konuya odaklandığından işe yarayan bilgiyi ayıklamaya çalışmaya da gerek yoktur.
  • Daha Düşük Maliyet: Bir mikro öğrenme kursunun üretim maliyeti geleneksel öğrenme süreçlerine kıyasla daha düşüktür. Daha az eğitmen ve daha az kaynak harcaması gerektirir. 

Mikro Öğrenme Nerelerde Kullanılır?

Mikro öğrenmenin farklı alanlarda kullanılabilen bir yöntem olduğunu söylemek mümkündür.

  • Mikro öğrenim örnekleri özellikle eğitim kurumlarında giderek yaygınlaşıyor. Yapılan çalışmalar, mikro öğrenmenin öğrencilerin öğrenme kabiliyetlerini arttırdığını da ortaya koyuyor.
  • Yeni bir dil öğrenmek ya da kodlama gibi bir alanda kendini geliştirmek isteyenlere mikro öğrenme olanakları sunan platformlar bulunuyor.
  • Mikro öğrenme, çalışanlarına kendini geliştirme olanağı sunmak isteyen şirketler tarafından da sıklıkla başvurulan bir yöntemdir.

Mikro Öğrenimin Aşamaları Nelerdir?

Etkili bir mikro öğrenmenin aşamalarını 6 maddede sıralayabiliriz:

  • Katılımcı Kitleyi İyi Tanıyın: Mikro öğrenimi hazırlarken dikkat etmeniz gereken ilk adım, katılımcı kitlenizi iyi tanımaktır. Bunun için birkaç soruyu cevaplamakla başlayabilirsiniz. Örneğin; çalışanlar hangi eğitime ihtiyaç duyuyorlar, hâlihazırda bildikleri neler, teknolojiyle araları nasıl gibi sorulardan yola çıkarak bir planlama yapılmalıdır. Katılımcıların hangi araçları kullanarak eğitimi almak istediğini de belirlemeniz gerekir.
  • Mikro Öğrenme Amacını Belirleyin: Mikro öğrenmeyi diğer eğitimlerden farklı kılan, amacının sınırlandırılmış ve belirgin olmasıdır. Çalışanların ihtiyacını karşılayacak, mümkün olduğunca tekil bir hedef seçmelisiniz.
  •  İçeriği Kısa Tutun: Mikro öğrenmenin amacına ulaşması için kısa olması gerekir. Bu nedenle en yüksek verimi alabileceğiniz, 2-7 dakikada tamamlanabilecek içerikler hazırlamanız yerinde olur.
  • Yakın Öğrenme İlkesini Göz Önünde Bulundurun: Ebbinghaus’un da vurguladığı gibi insanlar kendi hayatlarından bir şeyler bulabileceği ya da yaşamlarıyla ilişkilendirebilecekleri şeyleri daha kolay öğrenir ve daha geç unuturlar. Bu nedenle günlük hayatla ilişkilendirilebilecek örnekler bulun.
  • İçeriğinizi Aktif Bir Tonda Kurgulayın: Mikro öğrenim içeriği resmiyetten uzak, konuşma tonunda hazırlandığında içeriklerin çalışanlar için anlaşılabilirliği artıracaktır. Bu sayede bilgi boşluklarının hızla kapanmasını sağlayabilirsiniz.
  • Merak Uyandırın: İçeriğin kısa olması, çalışanların eğitimi tamamlaması için yeterli değildir. Bu nedenle onların dikkat ve merakını cezbetmeniz de gerekir. Bunun için içeriği video, ses kayıtları, grafikler ve basit oyunlarla zenginleştirebilirsiniz.

İş Hayatında Mikro Öğrenmenin En İyi Uygulamaları

Profesyonel iş ağı LinkedIn’in iş dünyasında yeni trendleri ele aldığı 2019 yılına ait rapora göre;

  • Çalışanların %94’ü, kariyerlerine yatırım yapan bir şirkette daha uzun çalışmak istiyorlar.
  • Çalışanların öğrenmekten geri kaldıklarını hissetmelerine yol açan bir numaralı neden olarak ise zaman kısıtlamasını gösteriyorlar.

Mikro öğrenme bu ihtiyaçlara cevap verebileceği gibi her türlü eğitimde kullanılabilir. Çalışanların işe alınması, uyum eğitimi ve beceri geliştirme eğitimleri bunlar arasında sayılabilir. Bu nedenle Google ve IBM gibi küresel şirketler, eğitimlerini mikro öğrenmeye entegre etmeye çalışıyorlar.

Örneğin Google’ın yaptığı uygulama, pratiğe geçirilemeyen kursların işlevsel olmaması sorununa odaklanıyordu. Çözüm için “fısıltı kursu” adını verdikleri bir mikro öğrenme yöntemi uyguladılar. Burada yöneticilere, ekip toplantıları sırasında uygulayabilecekleri teknikler içeren bir dizi e-posta gönderiliyordu. Çalışanları teorik bilgiye boğmaktansa küçük parçacıklara bölünmüş ve kolay uygulanabilir bilgiler oldukça başarılı oldu.

IBM Bulut çalışanları ise proje çalışmalarında birtakım niteliklere sahip olmaları ve bunu çok kısa zamanda yapmaları gerekiyordu. Her proje öncesi eğitim planlamaları ve uygulama laboratuvarlarının oluşturulmasını bekleyemezlerdi. Bu nedenle IBM, çalışanlarına bulut uzmanlığını kendi hızlarında geliştirebilecekleri bir platform olan IBM Microlearning’i piyasaya sürdü.

Mikro öğrenme, yoğun çalışma rutinleri ve kısa dikkat sürelerinin olduğu bir çağ için âdeta biçilmiş kaftandır. Şirket içi eğitimleri çok daha verimli hâle getirebilir. Çalışanlar günlük rutinlerini aksatmadan kısa bir zamanda eğitim alabilirler. Siz de çalışanlarınızın kariyer gelişimine katkıda bulunmak, ihtiyaç duydukları/duyabilecekleri eğitimleri onlara sunmak istiyorsanız yapay zekâ destekli LMS’mizi inceleyebilirsiniz.